Soru: Çalışan Bağlılığını Hızla Artırmanın Yolu Nedir? Cevap: Değerlerinizi Ortadan Kaldırın!
İşletme liderleri şirket değerlerinden bahsetmeyi çok severler. Onları web sitelerine koyarlar, çerçeveletirler, onları yönetim kurulu odalarının en görünür yerine asarlar ve şirket toplantılarında onlardan gururla bahsederler. Ancak çalışanlara şirket değerlerini sorduğunuzda genellikle onları bilmezler, çok azı onları ‘özümsemişlerdir’ ve genellikle bunları nasıl başaracaklarını anlamazlar. Tanıma göre değerler, bir inançtır ya da daha net olmak gerekirse “ilkeler veya standartlar; hayatta veya işte neyin önemli olduğuna dair kişinin yargısı”. Teoride harikadır, ancak çoğu zaman, değerler iş yerinde vitrin süsleri ile aynı önemdedir.
Çalışanlar, müşteriler ve ortaklar da dahil olmak üzere anahtar paydaşlar belirtilen değerlerin ne olduğundan hiç haberleri yoktur veya doğru olduklarını düşünmezler. Bazı durumlarda, değerler konusundaki iş yeri konuşmaları şakadan başka bir şey değildir. Bir Halkla İlişkiler kutucuğunda işaretleyeceğiniz duvardaki bazı kelimeler. Ve bazı kuruluşlarda kurumsal değerler, bölünme, şüphecilik ve ikiyüzlülük duygularını daha da alevlendirebilecek, üretime zararlı yanıltma hareketleri olarak da görülür.
Yaptığım işte, çalışan bağlılığını, liderliğini, kültürünü ve moralini geliştirme konusunda çalışan bağlılığı danışmanlarından ve onların müşterilerinden oluşan bir topluluğa yardım ederek dünyayı gezdiğim için şanslıyım. Yeni bir müşterinin iş yerine ilk kez girdiğimde işletme sahiplerini şaşırtmayı seviyorum (fakat her zaman koçlarıma önceden haber veririm). Bu, bir organizasyonun kalp atışını her seviyede doğru ve otantik bir şekilde okumanın tek yoludur ve kültürel açıdan gerçekten ne kadar sağlıklı olduklarını görmemi sağlar. İçeriye adımımı atar atmaz antenlerimi açarım. Görsel ipuçlarını, insanların nasıl iletişim kurduğunu, gürültü seviyesini ve en önemlisi ne hissettiğimi (kültür, bir duygu ve enerji olduğu için) araştırırım.
Son gezilerimden birinde, yeni bir müşterinin resepsiyon alanına yaklaştım ve hemen şirketin değerlerini haykıran çok ihtişamlı, parlak ve renkli tabelayla karşılaştım. Stratejik olarak resepsiyonun hemen arkasına yerleştirilmişti ve açıkçası iyi bir izlenim yaratmak ve müşterilere bu işte çok ciddi bildirmek için tasarlanmıştı! Bunu çok ilginç buldum.
Resepsiyonist kulaklığındaki telefonla konuşurken sabırla bekledim ve herhangi bir göz teması ya da hareketle karşılanmadım. Sonsuzluk kadar uzun bir süre sabırla bekledikten sonra nihayet bana baktı ve birden ‘kimi görmek için geldiniz?’ diye sordu. Kibarca yanıtladım, o da hafifçe rahatsız olmuş bir sesle “sizi bekliyorlar mı?” diye sordu. ‘Evet’ dedim. ‘Saat 2’de bir randevumuz var.’ ‘Az sonra gelir’ dedi kabaca. Hepsi o kadar. Hiç doğrudan göz teması kurmadı. Hiç gülümsemedi. Oturmamı istemedi.
Şirket değerlerini tekrar okudum:
- Başarımızın kalbi insanlardır.
- Üstün müşteri hizmetleri
- Yenilikçilik
- Bütünlük
- Topluluk
‘Ne kadar ironik’ diye düşündüm. O ana kadar yaşadıklarım bana tam tersini hissettirmişti ve bu parlak değerleri okuyup da bundan çok farklı muamele görenlerin de sinirlenip hayal kırıklığına uğramış olabileceklerini düşündüm.
Benim için bu şirket değerleri, şirketin başarısızlıklarını ve yanlış yaptığı şeyleri daha da vurgulamıştı. Deneyimlerime göre, çalışanların bağlılığı söz konusu olduğunda, şirket değerleri genellikle duvardaki anlamsız kelimelerden ibarettir. Bu çalışanın (resepsiyonist) açıkça bağlılığı yoktu, ilgisizdi ve iş yerinde hayal kırıklığına uğramıştı ve onun için bu değerlerin anlamsız olduğu görülüyordu. Ofiste yürüdükten ve diğer çalışanları gözlemledikten sonra onun bir istisna olmadığını, şirketin genelinin böyle olduğunu fark ettim.
Yönetici olmayan bir şirket çalışanından şirket değerlerini saymalarını istediğimde, 10 kişiden 8’i, onları okumak için değerlerin yazılı olduğu duvara yöneldi. Çoğu çalışan değerlerden habersizdir. Peki, sizce bunun sebebi nedir?
Kaç kişinin kendi şirketinin değerlerine gerçekten önem verdiğini araştırmak için bir anket yapacak olsaydık, zaman kaybı olurdu. Genelde tam bir kesinlikle cevap veremezsiniz, çünkü gündelik faaliyetlerinizi somut olarak ölçemezsiniz ve kendinizi ve başkalarını şirket değerlerinin çoğuna karşı sorumlu tutamazsınız. Onları bir KPI (anahtar performans göstergesi) yapamazsınız. Bu kaçırılan büyük bir fırsattır.
O zaman değerler gerçekte nedir? Şirketin ulaşmak istediği son üründür ve nasıl algılanmak istediklerini gösterir, ancak bu durumda sebep-sonuç ilişkisi biraz karışmıştır. Son ürünü nasıl elde ederiz? Bu değerlerin yerine aslında ne koymalıyız?
Cevap ‘Davranışlar’ olmalıdır. İnsanlarınız tarafından kendileri için tasarlanan basit, kararlı davranışlar. Çalışanlar kendilerini ve başkalarını şirket ‘davranışları’na göre her gün kolayca değerlendirebilirlerse, onları benimsemeleri ve desteklemeleri daha olasıdır.
İşte her gün ölçülebilir davranışlara bir örnek:
- Birbirinizi Destekleyin
- Dürüstlük
- Saygı
- Sağduyu
- Eğlence
Yeni nesiller eski ekol kurumsal jargonun boşluğunu ve ikiyüzlülüğünü kolayca görüyorlar. Onlara göre kurumsal değerler genellikle bu kategoriye girer. Sorun şu ki, değerlerin yazılması kolaydır, ancak çoğunlukla uygulamak zordur. Dolayısıyla samimi bir çaba ile başlayan şey, gerçeği yansıtmayan bir erdemler listesi ile sona erer.
Davranışlar daha somut ve ölçülebilirdir ve her bir departman veya ekip için geliştirilmeli ve özelleştirilmelidir.
Yüksek performanslı bir ekip oluşturmak için en hızlı yol, eşitlik yaratmaktır. Bu da, gerçeğin ortaya çıkmasına izin vererek birlik ve güven yaratır. İnsanlarınızı kendi standartlarını ve davranışlarını seçmeleri için destekleyin ve aralarında düzenli, açık ve dürüst, saygılı bir iletişim kurduklarından emin olun.
Bu, işletme liderinin günlük baskılarını muazzam miktarda azaltır ve hangi büyük lider bunu istemez? Tamamen sahiplenme, yetkilendirme ve ikna olma.
Çoğu kıdemli işletme liderleri gururla yöneticilerinin seçtiği değerlerden bahseder, ancak dünyadaki çalışanlarının sadece %13’ü işlerine bağlıdır. Artık bunu değiştirmenin zamanı geldi…
Richard Maloney, 70’ten fazla ülkede 100’ün üzerinde koçun lideri olarak, dünyanın 1 numaralı ekip bağlılığı uzmanı olmaya doğru gidiyor. Eğitim ve Geliştirme, İnsan Kaynakları ve spor psikolojisi sektörlerini cesur sözleriyle sarsıyor: Geleneksel eğitim artık öldü. Richard, ayrıca “Kazanan Takımların Zihinleri – Bağlılık ve Kültür Yoluyla Takım Başarısı Yaratma” nın yazarıdır
Engage & Grow Global www.engageandgrowglobal.com
Quality Mind Global www.qualitymindglobal.com
Kaynak: https://www.linkedin.com/pulse/q-how-fast-track-employee-engagement-remove-values-richard-maloney/